19 Temmuz 2014 Cumartesi


OTEZİ’NİN DÖNÜŞÜ
KAYA’NIN KİTABI

1.BÖLÜM

KÜÇÜK BENGİSU(4)
 her hatırlamak için zorladığında olduğu gibi. İşte yine başı dönüyor ve boğuluyormuş gibi hissediyordu. ‘Bu sarı dumandan kurtulmalıyım Gülce boğuluyorum. Bana yardım et!’ sesi çığlık gibi yükseliyordu. Gülce son bir hamle daha yaptı. ‘kurtul o dumandan ve buraya yapmak için geldiğin şeyi yap!’ Kaya saatin kapağını tutmakta olduğunu fark etti. ‘Açılmayacak’ diye geçti içinden kolu usulca kendine doğru çekti. Saatin cam kapağı yavaşça aralandı. Ve her şey çorap söküğü gibi ardı ardına zihnine hücum ederken sarı duman zihniden uçup gitti.
Pek çok duyguyu birden yaşıyordu. Sevinç, öfke, korku, huzur, nefret… Tüm hatırladıkları gerçekti.
Gülce , Gülce, Gülce… Söyle bakalım Gülce Kız seni elimden kim kurtaracak.
 Gülce öyle mutluydu ki, oracıkta can vermeye razıydı. Kaya’nın boynuna atlayıp sımsıkı sarıldı. Sonunda kavuştuk Kaya sultan, ben her şeye razıyım. Sen döndün ya bundan sonrası her ceza bir ödüldür ‘Ece’m…

Bir tuhaflık vardı. Olmaması gereken bir şey, Kaya tepkisizdi ve konuşmuyordu. En çok korkulan gerçekleşmiş olabilir miydi? Kaya’yı sonsuza dek kaybetmiş olabirmiydiler? Gülce paniklemişti, Kaya’yı omuzlarından tutup sarstı. Bildiği tüm isimleriyle seslendi ona. Ağlıyordu, tüm bedeni, bütün hisleri, donup kalmıştı adeta. Tüm ümitleri kollarının arasında yitip gitmişti. Büyüklere ne söyleyecekti? Banuçiçek’e, Burla Kat un’a ne diyecekti? Kaya’ya olan sevgisi öyle büyüktü ki; duyduğu acı tarifi imkansızdı. Kime hesap vereceği önemsizdi. Bu ölüm mutlak bir yıkımdı. Başlamamış olan savaşın mutlak mağlubiyeti. On altı yaşından bu yana beklediği Kuday Han ile evlenebilmesini imkansızlaştıran andı. Bunlara ve her şeye razıydı tek o yaşasaydı. Kaya’yı usulca yere yatırdı, kendi de sol yanına uzandı. Başını göğsüne dayadı ve ağladı ağladı. Tamamen ümidini yitirmek üzereydi ki, çatı katından gelen kilitlerin açılma sesini duydu. Ama onu umutlandıran, zayıf ancak ümidi ateşleyen ses Kaya’dan onun en cesur savaşçıdan da cesur ve korkusuz yüreğinden gelen sesti. Kaya’yı olduğu yere bıraktı. Ne kadar masum ve huzurlu durmaktaydı yüzü. Telaşla merdivenlere yönelirken gözlerindeki yaşları sildi. Yukarıya çıkmadan önce son bir kez hanımına baktı. ‘yardım geldi, dayanmalısın.’ dedi. O zaman elindeki madalyonu gördü. Yüreği ve bedeni tüy gibi hafiflemişti. Artık iki katı fazla umut vardı. ‘Madalyonu bulmuş..onu bulmuş’ diye sayıklayarak çatı katının basamaklarını ikişer üçer çıkmıştı. Telaşlı yüzlerle sabırsızca beklemekteydi Banuçiçek ve Burla. Gülce aynaya doğru ilerledi ve sanki bir kapıdan geçermişçesine geçip gitti…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder