8 Nisan 2014 Salı

GÜMÜŞKADIN
Aniden panikledi, sanki suda boğuluyordu.İpek gibi yumuşacık ,billur kadar berrak ve anne kadar  şevkat dolu bir ses "geçti güzel kız” dedi.Gözlerini açmayı denedi,başaramadı.bakmak için zorladı kendini. Gözlerini bir parça aralamayı başarmıştı. Duvara yapıştırılmış bir boy aynası vadı ve kendisiyle konuşan kadın bu aynanın içnden çıkmıştı. Bu imkansız görüntünün bir hayal olduğunu düşündü.Kadın sanki bir masal kitabında fırlamıştı da gelmişti. Neredeyse yerlere kadar uzun simsiyah saçları kırk belik örülüydü. Tam anlının ortasından geçen bahardalı gümüş bir alınlığı vardı. kadının,gümüş işlemeli bir bindallı giymişti ve belinde ince uzun  gümüş rengi kınında, kabzası da gümüşten bir kılıç taşımaktaydı.Belinde takılı kınında üzeri mücevherli kaması da gümüştendi. Bu gördükleri Kayayı daha bir canlandırmalıydı belki ancak.. kendini güçsüz hissediyordu.Neler olmuştu?Kokusundan bir hastanede olduğunu anlamıştı´ilaçlardan ve hastanelerden hoşlanmıyordu.´Neden hastanede yattığını düşünüyordu ama bir türlü anımsayamıyordu.Aynı ipeksi ses konuştu yine:”bunu içmelisin Kaya,seni daha çabuk iyleştirecek.”İtiraz edemeden içti.Acı bir içecek bekliyordu,şaşırdı.tanıdık bir tadı vardı ama ne olduğunu hatırlayamadı.daha iç deseler içerdi ama ipeksi sesin sahibi “çok değil sadece bir yudum.Şimdi uyumalısın, uyumalısın ve görevine dönmelisin.durum gittikce kötüleşiyor Kaya.Ayağa kalkmalı ve “Otezi’yi bulmalısın””İçinde ani bir heyecan dalgası kabardı. Sanki bir anlığına neler olduğunu hatırlamıştı. Nefesi kesilir gibi oldu. Anne ve babasına çok kötü bir şey olmuştu. O da oradaydı teknedeydiler, sarı bir duman soluduğunu anımsadı sonrası…”savaş başlamadan Otezi’yi bulmalıyım”. gümüşlere bürünmüş kadın sakin bir sesle;”şimdi uyumalısın. Sakinleş ve uyu dinlenmen gerek.Uyandığında her şey daha güzel olacak güvendesin".O an kim olduğunu bilmediği belki sesindeki aşinalık belki de tüm bunların gerçek olmadığı düşüncesi yeniden uykuya dalmasını sağlamıştı ve uzunca bir süre hiç uyanmadan uyumuştu.gözlerini kapayıp uzun uykusuna dalmadan önce hatırladığını sandığı son şey ise, tüm bu inanılmaz görüntüsüne rağmen annesi olduğunu düşündüğü kadının karşısındaki duvarda asılı duran aynanın içinde geldiği gibi  kaybolduğuydu ki tamamen halüsinasyon olduğuna inanmıştı artık.bir tek kadının yüzünü net hatırlayamıyordu.
Doktorlar bir deniz kazası geçirdiğini söylemişlerdi.kazadan kurtulan tek kişi olduğunu,ailesine ait yatta verilen bir kıyafet balosu sırasında  sebebi henüz tespit edilemeyen bir patlama ve çıkan yangın sonucu yattaki herkes ölmüştü.patlama sırasında muhtemelen güverteden denize düşmüş olabileceği var sayılmıştı.ama o hastane odasında kendiyle konuşup aynadan kaybolan kadın dışında hiçbir şey hatırlamıyordu.bir tek sarı bir duman vardı zihninde o dumanı soluduğu anda her şey silinmişti.
Doktorlar istedikleri kadar halüsinasyon desinlerdi. O kadın gerçekten vardı ve Kaya onu bulacaktı.
 Bu tam olarak iki yıl önceydi. hastaneden çıktıktan altı ay sonra her ne kadar kendini zaman ve mekana yabancı hissetse de, aile albümlerindeki resimler kendininkiler dahil "kendi resimlerine baktığında bu kız asla ben olamam" dese de artık olayları akışına bırakmıştı. Tam bu kendine ait olmayan hayatı benimsemişti ki,"uzunca bir süre böyle demişti' benim olmayan bir hayatı yaşıyorum'"üç ay önceydi ailesinin kazadan hemen önce kendisine doğum günü hediyesi olarak aldıkları ki o korkunç kazanın yaşandığı yatta verilen kostüm partisi doğum günü şerefineydi. Ve hediyesi de güneyde bir sayfiye eviydi. Bu evde bir şeyler hatırlama umuduyla gitmişti. Kâbusların başlangıcı da bu oldu.

1 yorum: