10 Mayıs 2014 Cumartesi

AYNADAKİ İHTİYAR(5)
Büyük çok büyük bir kuşun üzerindeydi. Dağlar, ormanlar aştı. Gökyüzünde öylece asılı duran dev bir aynaya doğru uçuyordu. Aynada yine ihtiyar kadın belirdi. “zamanımız azalıyor Kaya. Artık beni aramaya başlamalısın. Ormana git… beni bul!”
Kan ter içerisinde uyandı. Başucunda duran saate baktı;gece yarısını henüz geçmişti. Su içmek için aşağı kata mutfağa indi. Bir bardak su içip yatağına dönmeyi planlıyordu. Çatı katının kilitlerinin açıldığını duydu. “Bu olabilir mi?” diye heyecanla ve mümkün mertebe sessiz olmaya gayret ederek,çatıya çıkan merdivenleri birer ikişer çıkmaya başladı. Korkuyla nefesini tuttu Kaya. Çatı kapısı gerçekten de açılmıştı ve bir takım sesler geliyordu. Çatı katındaki odada birileri telaşlı bir konuşma yapıyordu. Sesler tanıdık gelmişti, hatta birinin Gülce olduğuna emindi. “Gülce’nin orada ne işi olabilir ki?” Üstelik o günden sonra tüm denemelerine rağmen kapı hiç açılmamışken, şimdi Gülce orada kiminle konuşuyor olabilirdi? Nefesini tutmuş sessiz sessiz son basamağa kadar çıkmıştı. Şimdi içerideki konuşmaları daha net duyabiliyordu. “İki kişiden fazlalar. Gülce ne işler çeviriyorsun. Geldiğinden bu yana oldukça garip davranıyorsun zaten. Sürekli beni gözetliyormuşsun gibi hissediyorum…tamam rahatsız edici gelmiyor, hatta bazen senin adına nedensiz bir üzüntü duyuyorum . ama artık endişelenmeye başladım.” Kaya konuşmaların kendi hakkında olduğunu fark ettiği anda düşüncelerinden sıyrılıp dikkatle dinlemeye başladı. Ancak, geç kalmıştı. Duyabildiği son sözler “mutlaka ormana gitmeli. Küçük bengisuyu bulmayı başarırsa hatırlaması da kolaylaşacaktır.” oldu. Kaya daha fazla dayanamayarak odaya girdi. Ama oda bomboştu. Duvardaki ve odanın ortasındaki aynalar haricinde hiç kimse yoktu. Kaya bir an için yine zihninin ona oyun oynadığını düşündü. Ta ki; aynanın içerisinden
 Gülce’nin çıktığını görünceye kadar. Bu olabilir miydi? Gülce aynanın içinden çıkıyordu. “HAYIIIRR!
Çıldırıyor muyum? Hala ruya görüyor olmalıyım”. Umutsuzca Gülce’nin gözlerine baktı.
 Gülce de bunu beklemiyor olmalıydı ki, hafiften bir panik havasına girmişti. Bir şeyler söylemek istercesine ağzını açıp kapattı.Kaya sendeledi, bilincini kaybedip yere düşmeden
 önce mırıldanarak “hala ruya görüyorum…bu sadece bir ruya…” dedi ve yere düştü.  
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Yatağındaydı. yüzüne bir gülümseme yayıldı. Yüksek sesle “rüya olduğunu biliyordum.” diye haykırdı. Mutluydu ancak, içinde garip bir istek uyanmıştı. “bu gün mutlaka şu arka bahçeyi bir ziyaret etmeliyim”. Kaya evin arkasında ta denize kadar uzanan ormanlık alana bu şekilde hitap etmeyi seviyordu. “Arka bahçe” Kaya geldiğinden bu yana en az üç kez keşfe çıkmıştı. Hayran olduğu muazzam güzelliklerin saklı olduğu bir yerdi burası. Kaya da çok seviyordu. Ancak bu kez geceki olayların rüya olduğunu doğrulamak adına gidecekti ve Gülce’yi yanına almadan, ona haber vermeden gitmeye karar vermişti. Gülce artık bir şüpheliydi.  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder