AYNADAKİ
İHTİYAR(3)
Kaya yorulmuştu
ama değmişti doğrusu, çatı katındaki kapısında büyücek bir asma kilit takılı oda
dışında tüm evi pırıl pırıl yapmıştı ve artık dinlenip tadını çıkarma vakti
gelmişti. O öğleden sonra hayatının akışını değiştirecek birkaç şey ardı ardına
gelecekti. Fakat, Kaya o an için tüm bunlardan habersiz, verandasında oturmuş
papatya çayını keyifle yudumlamaktaydı.
Çatı katından
önce bir şangırtı koptu, sonra tiz bir çığlık sesi evin tamamı deprem
oluyormuşcasına sallandı. Aynı anda masanın üzerindeki dizüstü bilgisayarına
üniversitedeki hocasından bir mail geldi ve cep çalmaya başladı. Ekranda üniversiteden
arkadaşı Gülce’nin adı yazıyordu. Olanca gücüyle çatı katına çıkmak istiyordu
ancak, sol eline telefonu aldı kabul et tuşuna basarak Gülce’ye “bekle” derken,
sağ eliyle hocasından gelen maili açtı. Beklediği teklif gelmişti sonunda. Orhun
Kitabeleri civarında yapılacak olan arkeolojik inceleme ekibine katılmasını
isteyen bir davet almıştı. Büyük bir hızla “Ekibinize katılmaktan onur duyarım”
yazarak maili gönderdi. Gülce “neler oluyor niye bekletiliyorum acaba? Bir şeyler
söyler misin?..” diyerek şakayla karışık merakla o anda cevabını alamadığı
sorular soruyordu. Kaya soluğu çatı katının merdivenlerinde aldı. “Gülce…bekle..arkadaşım..”
soluk soluğa konuşuyordu. Gülce iyice meraklanmış, hatta endişelenmeye başlamıştı.
“Beklemek sorun değil ama korkutuyorsun Kaya. Neler oluyor orada? Neden nefes
nefesesin?” Kaya derin bir nefes alıp ardına kadar açılmış bir şekilde duran
çatı katındaki kapıya doğru ağır adımlarla çıkarken arkadaşının sorularını
yanıtlamaya başladı. Sadece çatı katına çıkıyorum . Galiba kilitli kapı
açıldı.Sanırım sen şu an söylediğim noktada otobüsten inmiş olmalısın. Oralarda
iki tane kız çocuğu görüyor musun? Elma sepetleri var önlerinde. “Evet,el
sallıyolar. Ben de el sallıyorum. Ay! Çok şekerler..” “Evet öyledirler işte
onlar senin karşılama komiten verehberin olacaklar. Şimdi kapatmam lazım. Bir saate
görüşürüz. Telefonu kapatmış keşfe hazırlanıyordu.
Kapının bu
esrarengiz açılışı, duyduğu ses ve gürültüler Kaya’yı ne korkutmuştu, ne de
dikkatli davranmasını gerektiren bir durum varmış hissi uyandırmamıştı. Aksine acilen
yapılması gereken bir görevi yaptığını hissediyordu. Yukarıda O’nu bekleyen
biri vardı ve en kısa zamanda yanına gitmeliydi. Ardına kadar açılmış olan
kapıdan içeriye bir göz attı. Tüm duvarlar aynalarla doluydu.çeşit çeşit ve boy
boy aynalar vardı içeride. Tam karşısında, odanın orta yerinde ise,bir boy
aynası vardı. Enine boyuna oldukça büyük çerçevesinde ince taş işçiliği
kullanılmıştı. Kaya içeriye girerek aynaya doğru küçük adımlarla yaklaşmaya
başladı. Kendi yansımasını beklerken; ak saçları örgülü mavi gözleri sevgiyle
bakan ihtiyar bir kadına bakarken buldu kendini. Tekrar halisünasyon gördüğünü
düşünmeye başlamıştı ki, daha da beter bir şey oldu. İhtiyar kadın sakin,
yumuşak bir sesle doğrudan ismiyle hitap ederek konuşmaya başladı: “Kaya
Hoşkadem’e hoşgeldin…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder